Sic transit gloria mundi

My name is Ozymandias, king of kings: Look on my works, ye Mighty, and despair! Percy Bysshe Shelley

28 Kasım 2010 Pazar

Haydarpaşa Garı Yandı...

Yaklaşık 3 saat önce Haydarpaşa Garı alev alev yandı. Yangının çatıdaki tadilat çalışmaları yapıldığı sırada bir kaza sonucu başladığı söyleniyor. Hâlâ olan bitenle ilgili kesin bir şey yok. En azından benim duyduğum, gördüğüm, bildiğim. Ama çok üzücü bir olay olduğuna şüphe yok.

Çünkü Haydarpaşa Garı, basitçe bir demiryolunun son durağı olmanın çok ötesindedir.

Haydarpaşa Garı, İstanbul'a Anadolu'dan trenle gelen milyonlarca insanın, İstanbul'da gördükleri ilk yerdir. Bir demiryolu hattının son noktası olmasına rağmen, Anadolu'dan İstanbul'a "taşı toprağı altın" diyerek gelen ve yerleşen insanların, buradaki hayatlarının başlangıç noktası niteliğindedir.

Atatürk'ün İstanbul'a yaptığı ziyaretlerde demiryolunu kullandığında, İstanbul'da geldiği ilk yerdir, İstanbul'dan da oradan ayrılır.

Bulunduğu yer nedeniyle, aynı zamanda Hicaz ve Bağdat Demiryolları'nın da son durağıdır.

Şimdiki yapı, 1906'da Alman mimarlar tarafından tasarlanıp inşa edilmiş, 19 Ağustos 1909'da tamamlanmış; 4 Kasım 1909'da, dönemin padişahı V. Mehmed'in doğumgününde açılmıştır. Birinci Dünya Savaşı sırasında İmparatorluk tarafından cephanelik olarak kullanılırken, İngiliz ajanlarının operasyonuyla havaya uçurulmuştur. O zamana kadar dik olan çatıları, saldırıdan sonra günümüzdeki kesik prizma şeklini almıştır. 15 Kasım 1979'da Romanya bandıralı MT Independenţa adlı tankerin Yunan bandıralı M/V Evriali'yle çarpışması sonucu meydana gelen kazada tanker ve taşıdığı petrol günlerce yandığı zaman, Gar'daki Alman usta O Linneman'ın yaptığı kurşun vitraylar zarar görmüştür. Son yıllarda da otele çevirme gibi birtakım niyetlerin olduğu bilinmektedir.

İşte o niyetlerdir ki bazı şüpheleri akla getirir ister, istemez. Ama umarım ki bu gerçekleşmeyecek, Gar restore edildikten sonra eskisi gibi hizmet vermeye devam edecektir.

7 Kasım 2010 Pazar

Sagrada Família

Barcelona bugün tarihi bir gün yaşıyor: 1882'de inşasına başlanan ve Barcelonalı ünlü mimar Antoni Gaudí'nin 30 yaşındayken tasarladığı muhteşem katedral Sagrada Família (Basílica i Temple Expiatori de la Sagrada Família) bugün hizmete girdi. Papa XVI. Benedictus, İspanya gezisinin ikinci gününde Barcelona'yı ziyaret etti. Ziyaretinin amacı katedralin kutsanma töreniyle ibadete resmen açılmasıydı. Papa tarafından yönetilen kutsama törenine İspanya Kralı I. Juan Carlos ve eşi Kraliçe Sofia yanında, içerde ve dışarda 60,000'e yakın insan katıldı.

Sagrada Familia, Gaudí'nin en büyük eseri. Yapımına başladıktan sonra 1926'da trajik bir kaza sonucu ölünceye dek projesinin gerçekleşebilmesi için çalışmış, ancak ölümüyle ve kısa bir süre sonra patlayan ve İspanya'yı kasıp kavuran 1936-1939 İspanyol İç Savaşı, yapının tamamlanmasını geciktirmiştir. Savaş sırasında Gaudí'nin atölyesi ve maketleri de yok olduğu için, çeşitli teknikler kullanılarak gerçekleştirilen rekonstrüksyonlarla kaldığı yerden inşaata devam edilmektedir. Franco devrinde de inşaat devam etmiştir. Birkaç bitiş tarihi öngörülmekle birlikte, Gaudí'nin ölümünün 100. yılı olması nedeniyle 2026'da bitirilmesi hedefleniyor. Mimari üslubun 'Modernist' olarak adlandırılsa da, Gotik, Barok ve Art Nouveau tarzlarının da kilisenin tasarımında etkilenilen üsluplar arasında saymak mümkün.

Bir katedral olarak, yani bir piskoposun yönettiği bir kilise olmak amacıyla tasarlanmamış olmasına rağmen, Sagrada Família herhangi bir katedral kadar büyük ve muhteşem bir yapı olmuştur. Tamamlanmamış olmasına rağmen bir inşaat olarak bile çok güzeldir ve turistlerin ilgisini çekmektedir. Bittiğinde aşağıdaki gibi olacak.